Bizimle iletişime geçin

Haberler

Bilim ve İşdünyası Buluşması

Yayınlanma

Tarih

Kentimizi ve Markalarımızı Tanıyalım’ programı kapsamında Dicle Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜBTAM) gezildi.

Programa Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. İlhan Karakoyun, Bilim Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Hayrettin Bahçıvancı,

Diyarbakır Ticaret Ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet SayarDiyarbakır Ticaret Borsası Başkanı Ebubekir Bal, Diyarbakır Sanayici ve İş Adamları Derneği Başkanı Burç Baysal, Güneydoğu Genç İşadamları Derneği Başkanı Hakan Akbal, DİSİAD üyesi iş adamları katıldı.
Konuklar ev sahibi olarak Dicle Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Aslan Bilici ve Dicle Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜBTAM) Müdürü Prof. Dr. Hamdi Temel tarafından karşılandı.

MERKEZ YENİLİKLERE ÖNCÜLÜK EDECEK

Dicle Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hamdi Temel merkezin, DPT, Dicle Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü, Karacadağ Kalkınma Ajansı ve TÜBİTAK’ın katkılarıyla kurulduğunu söyledi.

Merkezde, kimyasal, gıda, biyoteknik, yakıt ve elektromanyetik laboratuvarının yer aldığı 23 araştırma ile 5 çalışma laboratuvarının bulunduğunu kaydeden Temel, “Diyarbakır’daki en büyük yatırımlardan biri haline dönüşen merkezde dünyada sadece 5 ülkede bulunan teknolojik cihazlar yer almaktadır. Teknolojik araştırmaların yanı sıra birçok alana ışık tutan merkez, aynı zamanda yeniliklere de öncülük etmektedir. Merkezimiz, Türkiye‘de bulunan en donanımlı teknolojik ve entegre araştırma merkezlerinden biri olmayı hedef seçmiştir. Bünyesinde, akademik ve idari olmak üzere 50 personel görev yapmaktadır” dedi.

“SANAYİCİMİZLE ÇALIŞARAK PİYASAYA AÇILMAK İSTİYORUZ”

Akademik anlamda dünyanın en önemli çalışmalarını yaptıklarını belirterek, “Her alanda akademik olarak çalışabileceğimiz bir ortam var. Sanayicimiz ile birlikte çalışmalar yapabilir ve Türkiye‘de örnek bir model olabiliriz. Şimdiye kadar hep akademik çalışmalara imza attık ama bundan sonra sanayicilerimizle çalışmak ve piyasaya açılmak istiyoruz” diye konuştu. Temel, merkezin resmi açılışının 6 Mart 2014 günü yapılacağını sözlerine ekledi.

“DİCLE ÜNİVERSİTESİ ŞU ANA KADAR ORTAYA DOĞRU DÜRÜST BİRŞEY KOYMADI”

Prof. Dr. Hamdi Temel’in verdiği bilgilerin ardından konuşan Diyarbakır Sanayici İş Adamları Derneği (DİSİAD) Başkanı Burç Baysal,Bugün burada iş dünyası ile bilimin doğru bir ilişkide bir araya gelmesinin ayrıcalığını yaşamak için beraberiz. Cumhuriyet’in eski üniversite biriminin kentimizle olması hepimiz adına gurur verici bir tablo olduğunun altını çiçzerek. Malesef ve malesef ki doğru bir düzlemde kent iş alemei ile akademik çevre bir araya gelerek gelişim adına sonuçlar üretmediğimiz gerçekliğini gözadrdı etmeyeceğim. Lakin bugün buraya sizin evinizde geçmişte yaptıklarİmızı, konuşmaya gelmedik. Ümdim o ki bu tesisle ilişki düzenlememiz doğru bir yere gider.<-p>

Değerli katılımcılar, kendi tablomuzu ortaya koyup, duygu kabarıklığı içinde çalışmalarımızı kalkınma temelinde yapmanın idamesini sağlayarak, kouşlları ortaya koymak zorunluluğunda olduğumuzu tekrarlamak isterim. Bilimin katkİsı ile iş dünyasının ortaklaşarak yapacağı çalışmalarda yanlış yapılabilirme koşulunu ortadan kaldırabilirsiniz. Kısacası biz hızlıca kalkınmalıyız. Niçin mi? Bizler eğerki İstanbul çöpünü toplamaya giden küçük bedenlerden kendimizi sorumlu hissediyorsak ve bu küçük bedenlerin yuşamlarını doğal her çocuk gibi normal bir yaşantı olması için, kalkınma zorunluluğunu kendimize hatırlatmak için kalkınmalıyız. Yıllardan beridir. Ayrımcılık davranışlarına muhatap olan fındık işçisi kentimizdeki çocuklüarımızı, sıcak bir yuvaya kavuşmaları için bizler kalkınmalıyız. Her kentin her normal yaşamın devam ettiği yerleşim yerlerindeki çocuklar yaptığı gibi eğitimle buluşturabilmeleri, ortamlar oluşturabilme adına kalkınmalıyız.  Kalkınma derken de ifadesini zengilşme olarak salt bakmamalıyıx. Doğru bireyler için eğitim düzeyiyle yüzleşmek için kalkınmalıyız.

Kalkınmalıyız ki geçmişin değerlerine sahip çıkarken, geleceğe doğru izler bırakma adına, kalkınmalıyız ve evet bu yapı için olmazsa olmazı ilimin ve bilimin iş dünyası ile aynı doğrultuda çalışma ve hissetmelidir. Emin ki hissiyat konusunda problemimiz yok. Sadece beraber çalışabilme koşullarını oluşturalım. Bu manada bizler, DİSİAD olarak objektif ve ön yargısız olarak çalışmaya hazır olduğumuzu söylemek isterim.

Okumaya devam et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Akademisyenlere Yönelik Proje Hazırlama ve Yürütme Eğitimi Düzenlendi

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Amasya Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü tarafından finanse edilen Akademisyenlere Yönelik Proje Hazırlama ve Yürütme Eğitimi, Amasya Üniversitesi Rektörlüğünde Düzenlendi.

Rektör Yardımcısı ve BAP Komisyon Başkanı Prof. Dr. Murat Kurt, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dudu Duygu Kılıç, Matematik Kulübü Danışmanı Doç. Dr. Tevfik Şahin ve Sağlık Kültür Spor Daire Başkan V. Öğr. Gör. Osman Kayhan koordinatörlüğü üstlendiği programa, Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi de katıldı.

Programda, Yozgat Bozok Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mustafa Böyükata, Prof. Dr. Hamdi Temel, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nden Prof. Dr. Safa Tarhan, Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nurettin Demir ve Amasya Üniversitesi’nden Prof. Dr. Dudu Duygu Kılıç eğitmen olarak görev yaptılar.

09-10 Mart 2024 tarihlerinde düzenlenen eğitim programında akademisyenlere, “Temel Kavramlar: Bilgi Bilim Araştırma, Hipotez – Projenin Bileşenleri: Özgün Değer, Yöntem Yapılabilirlik, Yaygın Etki – Literatür Analizi: Bilgi Kaynaklarına Ulaşım ve Değerlendirilmesi – Araştırmanın Planlanması: 5N1K ve Zaman Yönetimi – Proje Yönetimi ve Sonuçlarının Değerlendirilmesindeki İncelikler – Proje Destekleri – Prototip Proje Tasarımı Uygulaması” konuları anlatıldı.

Eğitim, katılımcılara belgelerinin verilmesi ve ardından fotoğraf çekimiyle sona erdi.

Okumaya devam et

Haberler

YOZGAT ÇAMLIĞI’NDAKİ KAR KUYULARI TURİZME KAZANDIRILMAYI BEKLİYOR

Yayınlanma

Tarih

Yazar

SEYFİ ÇELİKKAYA

Çevre Bilincini Geliştirme Derneği Başkanı Prof. Dr. Hamdi Temel, elektrik, buzdolabı, soğuk hava deposunun bulunmadığı dönemlerde insanların kar kuyularını kullandıklarını belirterek “Yozgat Çamlığı’ndaki kar kuyularını da bir turizme kazandırmamız gerekecek” dedi.

Türkiye’nin ilk milli parkı Yozgat Çamlığı’nda 7-10 asırlık doğal karaçam ağaçlarının arasındaki 16 kar kuyusundan 2’si tespit edildi. Diğerlerinin de gün yüzüne çıkartılıp, turizme kazandırılması bekleniyor.

“ÇAMLIKTA 16 TANE KUYUNUN OLDUĞU GÖZLENİYOR”

Yozgat Bozok Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Çevre Bilincini Geliştirme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hamdi Temel, çamlıkta belirlenen kar kuyularını inceleyerek bilgi verdi. Hava koşulları nedeniyle çamlığın iç kısımlarında, kısmen restore ettirilen kar kuyusuna şu an için ulaşmanın zor olduğunu, ancak kendisinin yaz aylarında gittiğini bildiren Temel, her mevsim gidilebilecek yerde bulunan diğer kar kuyusunun doğal yapısını koruduğunu söyledi. Temel, şöyle konuştu:

“Türkiye’nin ilk milli parkı olan, 1958 yılında milli park olarak ilan edilen Yozgat Çamlığı’ndayız. Gerçekten karaçamları da görüyorsunuz, en az bunların ömürleri 400 yıllık ömürleri olan bir karaçamların aralarında olan kar sularının durduğu kar kuyularından bir tanesinin başındayız. Aslında Yozgat’ta bu çamlıkta 16 tane kuyunun olduğu gözleniyor. Yozgat Çamlığımızda iki tane kuyumuz aktif bir şekilde insanların görmesi üzerine yapılmış. Bir tanesi birazcık daha restore edilmiş ama şu an buradaki kar kuyumuz tamamen doğal olan kar kuyusu. Günümüze kadar da kalmış. Aslında en az bir 7-8 metredir, tahmin ediyorum ama şu an 3-4 metrelik yeri gözüküyor, diğerleri toprakla dolmuş bir vaziyette. Dikkat ederseniz orada insanların merdivenlerle aşağıya inip çıkmasını sağlayan merdivenler var. Bazen de böyle iplerle aşağıya, kuyuya böyle makaralarla inmişler tekrar o malzemeleri çıkartmışlar. Bir 40-50 yıl kadar öncesi, daha öncekilerde elektriğiniz yok, işte buzdolaplarınız yok. O zaman bu acaba soğuk hava deposu niteliğinde olan şeyler nasıl sağlanmış? Bizim eski insanlarımız işte böyle kar kuyularıyla sağlamışlar.”

“YOZGAT ÇAMLIĞINDAKİ KAR KUYULARINI TURİZME KAZANDIRMAMIZ GEREKECEK”

Sadece Türkiye’de değil dünyanın farklı ülkelerinde de kar kuyularının bulunduğunu bildiren Prof. Dr. Temel, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Kar kuyularını dünyada bakacak olursak gerçekten hem doğal kar kuyuları var. Boğazı dar olup aşağıya doğru genişleyen kar kuyularını görüyoruz. Bunların malzemeleri koyduktan sonra tabi bayağı bir karlar falan birikmişler orada. Daha sonra da malzemeler konmuş. Üzeri de kapatılmış. Yani hayvanlardan falan korunmak için. Bir de böyle suni dediğimiz yapay kuyular var ki Yozgat’takiler yapay kar kuyuları. Biz de yurt dışına gittiğimiz zaman görüyoruz ki bir seferinde böyle bir kar kuyusuna rastlamıştık. Türkiye’den bizi öyle bir götürüyorlar ama gittiğimiz an 2-3 tane büyük otobüsler vardı, bu kar kuyularını görmek için. Bu şu demek; aslında Yozgat Çamlığı’ndaki kar kuyularını da bir turizme kazandırmamız gerekecek.

“YOZGAT ÇAMLIĞINDAN TAM YARALANAMIYORUZ”

Anadolu insanı turşu, salça gibi şeylerde ihtiyaç duyduğundan dolayı yazın bunların bozulmaması için bu kar kuyularından yararlanmışlar. ‘Karcı’ dediğimiz ‘kar esnafı’ dediğimiz insanlar bunları ticari amaçlı olarak düşünmüşler. Mart ayındaki tabii karlar birazcık daha temiz oluyor, şu an temizlenme aşamasına gelmiş bu karlar. Ya malzemeleri buraya koymuşlar ya da şehre götürmüşler bunlardan dondurmalar yapılmış, kar dondurmaları işte ne bileyim kar helvaları veya hepimizin bildiği kar pekmezleri falan bunlar yapılarak insanlara sunulmuş. Meyve suları, ayranlar düşünün yani gazozlar vesaire bunların hepsi soğutmak için bu kar kuyularından elde edilen o buzlardan sağlanmış. Yozgat Çamlığı’ndan ne Yozgatlılar olarak ne de Türkiyeliler olarak tam yaralanamıyoruz. Tam bir kros yaparak, yürüyüş yapabileceğimiz yerler burası. Şuranın tarihi bir yazısını yazarak insanların turizmine kazandırması, bu bölgeye ekonomik yönden de bir katkı sağlamak demektir. Özellikle Avrupa’daki bazı ülkeler kar kuyularından elde edilen buzları ihraç etmişler, bazı ülkelere satmışlar. Mesela Portekizliler Romalılara satmış o zaman, tarihine falan bakacak olursanız. Osmanlılar da özellikle kar buzu ihtiyacını ‘karzızade’ diye bir birim kurmuşlar ve buna da 300 tane nefer vermişler. Bu kişi özellikle saraydaki veya İstanbul’daki buz ihtiyaçlarını Uludağ’dan karşılamışlar. Bu bölgede de biliyorsunuz Erciyes Dağı’ndan hala kar suyundan musluklardan su akıp oradan içen insanların da olduğunu görüyoruz.”

Okumaya devam et

Haberler

Cumhuriyet Ortaokulu öğrencileri görünmeyen mikroplastikler ile tanıştı!

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Çevre Bilincini Geliştirme Derneği Başkanı ve Yozgat Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof Dr. Hamdi TEMEL TÜBİTAK Bilim Söyleşileri programı kapsamında Yozgat Cumhuriyet Ortaokulu öğrencileri ile bir araya geldi.

Seminer çok ilgili bir öğrenci kitlesi ile soru ve cevaplar şeklinde geçti. Öğrencilerin konuya duyarlılığı ve yorumları görülmeye değerdi.

TÜBİTAK’ın Bilim Söyleşileri ile ilgili kısa videosunun ardından konu ile ilgili kısa metrajlı film gösterisinin sonunda çevre bilinci ile ilgili öğrencilere sorular yönelten Temel sağlıklı bir hayat için çevre eğitiminin olması gerektiği vurgusunu yaparak söyleşisine geçti.

Şuursuzca yere atılan plastiklerin, naylon poşetlerin çözülerek mikroplastiklere dönüştüğünü eğer çözünmez ise hayvanlara zarar verdiğini hatta onların ölmelerine bile neden olduğu açıklamasını yaptı.

Kozmetik ürünlerden bol miktarda mikroplastik alındığını belirten Temel artık yayınlarda bir haftada kredi kartı büyüklüğünde plastik yediğimizin ispatı da yapıldı dedi.

Sayın Temel yediklerimize içtiklerimize çok dikkat etmeliyiz güneş ışınlarına maruz kalmış ne içecekleri ne de yiyecekleri almamalıyız bilgilerini verdi.

Yaptıkları araştırmalarda pet şişelerde beş kimyasal maddenin suya geçtiğini bulduklarını ve pet şişelerden su içerken daha dikkatli olunması gerektiğini söyleyen Temel, yemeklerde kullanılan sofra tuzlarında, balıklarda, içme sularında, poşet çaylarda mikroplastiğe rastlandığını sözlerine ekledi.

Son yıllarda hemen hemen her gün mikroplastikler ile yeni yayınlar ve çalışmalar olmaktadır ve gün geçtikçe de mikroplastikler hayatımıza çıkmamak üzere girmiştir. Kutuplara ulaşaşan ve kar tanelerin içine  sızan mikroplastiklerin şuan için nasıl bir etki yapacağı kestirilememesine rağmen bu kadar kimyasallı maddelerin vücutta rahat durmayacağı bilgisini vererek ileride çok daha büyük sağlık sorunları çıkabileceğini bu yüzden plastik kapları ve plastik ile kaplı ürünleri alırken daha dikkatli olması gerektiği mümkünse alınmaması bilgilerini vererek söyleşisini tamamladı.

. Söyleşi sonunda Yozgat Cumhuriyet ortaokulu müdürü Fatih BİLİR böyle etkinliklerin devam edeceğini belirterek Sayın Temel’e çok verimli geçen söyleşiden dolayı teşekkür etti. TÜBİTAK tarafından hazırlanan katılım ve teşekkür belgelerini Prof. Dr. Hamdi TEMEL ve TÜBİTAK Bilim Söyleşi Programı koordinatörü Okul öğretmeni Nurullah Korkman beye takdim edildi ve öğrenciler ile hatıra fotoğrafı çekilerek program sonlandırıldı.

Okumaya devam et

Trendler

Prof. Dr. Hamdi Temel © 2020 Tüm hakları saklıdır. Site içerisindeki yazıların izinsiz ve kaynak gösterilmeden paylaşılması yasaktır.

Toplam Ziyaretçi Sayısı

maksibet giriş maksibet film hd izle film izle film hd izle şutbet giriş şutbet oslobet giriş oslobet betmoris giriş betmoris elexusbet giriş favorislot elexusbet giriş