Bizimle iletişime geçin

Köşe Yazıları

Projelerin renkli dünyalarına bir girebilsek!

Yayınlanma

Tarih

24- 25 Mart 2018 tarihleri arasında Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun hocamızın daveti ile Bartın Üniversitesinde idik. Bartın Üniversitesi Proje ve Teknoloji Ofisi Genel Koordinatörlüğünün organize ettiği “Fen ve Mühendislik Alanlarında Araştırma Projesi Hazırlama ve Yürütme Eğitimi” için bizleri davet etmişlerdi.

Her zaman ki gibi Prof. Dr. Mustafa Böyükata iki günlük yoğun ve etkili bir program hazırlamıştı. 24 Mart 2018 tarihinde sabah 8’de eğitim başladı. İlk dakikalardan itibaren kahkahalar eşliğinde eğitimin devam etmesi sıkılmadan çok faydalı geçeceğinin de bir delili idi. Proje eğitimleri denince neden “Böyükata” akla gelmesi boşuna değil tabi ki…

Tüm dünya da özellikle de gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde insanların hayatlarına sosyal, fen ve sağlık alanları ile ilgili olan projeler çıkmamak üzerine yerleşmiş. Aslında Proje tabanlı yaşamak, hayatı kolaylaştırmaktadır. Hem ekonomik anlamda sizleri rahatlatıyor, hem de işinizi planlı ve programlı yapıyorsunuz. Geleceğimizin teminatı da aslında…

Ne yazık ki akademisyenlerden hala projelere soğuk bakanlar ya da cesaret edemeyenler var. Hayatında hiç proje yazmamış olanları bile görüyoruz. Bu nedenle üniversitelerin rektörlerine çok büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Bartın üniversitesi bu nokta da çok şanslı olan üniversitelerden. Çünkü şu an ki rektörü projelerin önemine inanmış ve bir şeyler yapabilmek için çırpınıyor ki proje boyunca hep bizler ve katılımcılar ile ilgilenmesi bunun bir ispatı idi.

Projeler ile çalışmalarımızın hayat bulması gerçekten çok önemli. Çünkü sadece kendimize değil, çevremize ve ülkemize de büyük bir getirisi oluyor. En azından alınan kaynaklar ile laboratuvarlarımızı yapıyor, çalıştaylarımız düzenliyor, yurt dışına açılmalarımız daha bir kolay oluyor.

Sosyal projeler ise çok daha farklı. Ülkemizde yaşadığımız sosyal ya da psikolojik sıkıntıların giderilememesinde sosyal bilimcilerin bu alana tam odaklanamamasından kaynaklanıyor fikrindeyim. Fen ve sağlık alanlarında inanılmaz derecede ilerleme kaydediyoruz. Bunun ile birlikte sosyal bilimlerinde gereğince ilerleme kaydedemememizin nedenlerini detaylı bir şekilde araştırmalıyız. Çünkü bazı sosyal problemler ülkemiz adına kaygı verici, geleceğimizi tehdit edici boyutlarda. Kısaca sosyal bilimci arkadaşlara büyük görevler düşmektedir. Ülkemiz adına bir görev ve sorumluluk taşımaktadırlar. Hayatlarını sadece ders vermeye adamaları yetmemektedir. Sosyal projeler kapsamında çok gayretli akademisyenleri de tebrik ediyorum…

Bilgi birikimi mükemmel ötesine geçen proje eğitmeni Prof. Dr. Mustafa Keskin hocamıza burada bir parantez açmak istiyorum. İlerleyen yaşına rağmen, bizlerden daha fazla aktif olması ve birikimlerini genç akademisyenler ile paylaşması hepimiz adına onur verici idi. Projeler ile ilgili bilgilerini her dinlediğim de ayrı bir keyif aldığımı rahatlık ile söyleyebilirim. Yeni profesör olan ve daha bir öz güven kazanan diğer bir eğitmen Prof. Dr. Hamdi Melih Saraçoğlu’nun da hayata geçirdiği projeleri yabana atılır cinsten değil idi sunumlarını anlatırken…

İki günlük eğitim serüvenimiz çok verimli geçtiğine kalben inanıyorum. Çünkü katılımcıların gözlerinden okunuyordu. Söylemleri de bu yönde idi. Bu tip eğitimlerin her yerde verilmesi ve tekrarlanması en büyük temennileri idi. Çünkü projelerin renkli dünyasına girdiğiniz zaman artık çıkamıyorsunuz.

Bizleri Bartın iline ve üniversitelerine davet eden ve mükemmel bir şekilde ağırlayan başta sayın rektörümüz Prof. Dr. Orhan Uzun hocamıza ve Eğitim Koordinatörü Prof. Dr. Bülent Kaygın’a ve emeği geçen Bartın Üniversitesi ekibine çok teşekkürlerimi sunuyorum.

Lala, Çeşm-i Cihan bu mudur ola?

3 gün boyunca Amasra’nın öğretmenevinde misafir olarak ağırlandık. Yerleşimi milattan öncesine dayanan bu şehirde kalmak oldukça keyifli idi. Fatih Sultan Mehmet Han bu ticari alanda gelişmiş şehri fethetmiş ve fetih öncesinde şehre tepeden bakarak hayranlığını şöyle dile getirmiş: “Lala, Çeşm-i Cihan bu mudur ola?”. Bu cümle aslında Amasra’nın güzelliğini özetliyordu.

Geldiğimizde hava çok soğuk olmasına rağmen az da olsa gezme imkânımız oldu tabi ki. Gece de ayrı bir güzel Amasra. Üşütse de bu mevsimde sizi kendinizi dışarıda buluyorsunuz. Akşamları yediğimiz mezgit ise müthiş bir şeydi. Her akşam yesem galiba bıkmam, tabi yanında verdikleri Amasra salatasına da diyecek yoktu hani. Hem görsel hem de tatsal olarak muhteşem bir şeydi…

Amasra halkı, “İstenilen turizmi yakalayamadık” deseler de geleceğin turizm merkezlerinden birisi olma yolunda Amasra. Benzersiz doğal güzellikleri, eşsiz koyları, deniz ürünleri, ağaç çekiciliği ve tarihi mekânları ile herkesi bekliyor. Görenlerde aynı şeyleri söylüyor zaten…

Çekiciler çarşısında yöreye ait el sanatları, Kuşkayası yol anıtı, Amasra müzesi, Amasra kalesi, küçük kilise, Edhem Ağa Konağı, Fatih camisi gerçekten görülmeye değer yerlerdi.

Ağlayan ağaç ile Amasra birbirlerinin sembolü olmuş adeta. Pek çok rivayetler var bu Selvi ağacı ile ilgili. Onları dinlerken bir yandan kahvenizi içiyor bir yandan da Tavşan tepesini gözleriniz ile temaşa ediyorsunuz.

Çok detaylı gezemesem de herkesin görmesi ve kalması gereken bir yer olarak görüyorum Amasra’yı.

Okumaya devam et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Köşe Yazıları

Sarılma ya da kendini iyi hissetme hormonu: Oksitosin

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Bir seçim sürecini daha atlattık, çok şükür. Üzülenler ve sevinenlerin iç içe olduğu anlara tanıklık ediyoruz.

Hayatım boyunca görev değişikliklerinde basının önünde yapılan törenlere çok anlam veremedim. Üzüntülü bir insanı toplum önünde uğurlamak hiç te hoş bir şey değil.

Düşünsenize zaten bir seçimi kaybetmişsiniz ve o kadar kalabalığın sizi uğurlaması, kazanan kişi ve etrafındakilerinin alaycı bakışları arasında kendi arabanıza binmeniz, nasıl bir iç âleminizde yankılar uyandıracaktır, düşünemiyorum bile.

Ülke olarak zaten bürokrasiye, protokole, şana, şöhrete, makam arabalarına çok önem veren bireyleriz.

Normal hayata dönerken çok zorlanacaklarına da eminim.

Gerçi diyebilirsiniz, buna katlanmak ta bir erdemliktir.

Keşke o erdemi gösterebilsek, zaten şan ve şöhrete de bu kadar düşkün olmayız demektir.

Seçim bitti artık. Şu an için sadece ülkemize ve halkımıza yapılacak hizmetlere odaklanmak gerekiyor.

Verilen vaatlerin yapılması ve uygulanabilir hale getirilmesi en büyük heyecan olmalı.

Ama sosyal medyada bazı insanlar karşı tarafa verilen oyları hainliklerle suçlamaya başlamışlar bile.

Öyle olmamalı,

Ülkemizin güçlü bir kurumsal yapısı olursa zaten hiçbir kimse bu ülkeye hainlik yapamaz. Akılından bile geçirmemeli.

Ben aslında çok farklı bir konuya temas edecektim ama konu nereden nereye geldi.

Konumuz karamsarlık ya da insanların birbirini sevmemeye başlaması. Şefkatsiz bir nesilin ortaya çıkması.

Yani

Sarılma ya da kendini iyi hissetme hormonumuz oksitosinin değerinin düşük olması. Yani Allah’ın bir lütfu olan hipotalamus tarafından üretilen ve fiziksel olarak şefkatli olduğumuz zaman salınan oksitosin hormonumuzu güçlendirmemiz gerekiyor.

Aslında oksitosinin salgılanması çok basit.

Şefkatli olmak ve sarılmak. Bu sağlığınızı da olumlu etkiler.

Kadınlarda oksitosin hormonu erkeklere göre ise daha yüksektir. Kadınlarımız daha şanslı yani. İdareciliklerinde de genelde şefkat kahramanlıkları daha bir ön plana çıkıyor.

Bırakalım artık seçim sürecini.

Hadi sarılalım ve şefkatle birbirimizi kucaklayıp oksitosin hormonunu salgılayarak ülkemize hizmet etmeye ve neşeli bir hayat sürmeye devam edelim.

Okumaya devam et

Köşe Yazıları

Sonunda Küresel İklim Çekirgeleri de Çıldırttı!

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Geçen gün Anadolu ajansında Science Advance dergisindeki bir makalenin 15 yıllık çalışmalarının anlatıldığı bir haber vardı.

Okudukça şok oluyorsunuz.

1985-2020 yılları arasındaki çöl çekirge istilalarını incelemişler. 48 ülkeyi ele almışlar ama en fazla Fas, Kenya, Nijer, Yemen ve Pakistan’ın etkilendiğini görmüşler. Çekirge sürülerinin yüz binlerce dönüm araziyi talan ettiğine şahit olmuşlar.

Araştırmacıların çöl çekirgesi istilasının hava sıcaklığına, toprağın nemine, yağış miktarına ve rüzgâra bağlantılı olduğunu tespit etmeleri gerçekten de çok ilginç. Yani çorak bölgelerin ani ısı değişiklikler yaşaması ve ani yağmur yağışları ile çekirge sayısının etkilendiği vurgusunu yapmışlar.

Eninde sonunda bu istilanın Batı Avrupa ve Batı Orta Asya’ya geleceğini belirtmişler.

Haberde Dünya Bankası; 2003-2005 yıllarında Batı Afrika bölgelerindeki çekirge istilasının 225 milyar dolar gibi büyük akademik kayıplara neden olduğunu açıklanmış.

Düşünsenize şuursuzca etrafımızı kirletmemiz sağlığımızı sadece sağlığımızı bozmuyor, ekonomimizi de felç ediyor.

Yıllardır söylüyorum. Plastiğin vermiş olduğu kirlilik sonucu karbon döngüsü ile karbondioksit salınımını tetikliyor diye.

Geri dönüşüm ünitelerimiz yetersiz, insanlar hala çevresini kirletiyor. Resmi kurumlar kirliliği önleme konusunda etkisiz ya da bilinçsiz.

Sokaklarda gezdiğiniz zaman her yerde gözünüzü acıtan nahoş bir kirlilik ile karşı karşıya kalabiliyorsunuz.

Fosil yakıtlarımızdan hala sera gazları bol miktarda salınıyor.

Orman tahribatını önlemede yetersiz kalıyoruz.

Endüstriyel faaliyetler sonucu açığa çıkan gazlar havamızı kirlettikçe kirletiyor.

Tarım topraklarımız verimsizleşmiş.

Su kaynaklarımız azalmış.

Tüm dünyada bu problemler gün geçtikçe de artmaya devam ediyor.

Önlemler konusunda yetersiz kalıyoruz.

Çevreye verdiğimiz zararlar küresel iklimi de ekliyor.

Şubat ayında günlük güneşlik bir hava var.

Kar ve yağmur yağışları yetersiz.

Dünyamız ısındıkça ısınıyor.

Sonunda küresel iklim değişikliği çekirgeleri de çıldırtmış.

Sırada ne var acaba?

Kaynak

https://www.aa.com.tr/tr/gundem/arastirma-iklim-degisikliginin-getirdigi-dengesiz-hava-kosullari-cekirge-istilalarini-artiracak/3138108#

Okumaya devam et

Köşe Yazıları

Bazen de hayatı yavaşlatmalı mı ki insan?

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Amerika’da üniversiteleri ziyaret ettiğim zamanlarda bir üniversitedeki hoca ile görüşme talep etmiştim. Pazartesi günü müsait olup olmadığını sorduğum zaman hocanın “bugün golf maçım var hocam yarın görüşebilir miyiz” demesine çok şaşırmıştım.

Mesai saatlerinde bile kendisine zaman ayırıyordu. 

Bizim üniversitemizde birisi benden mesai saatlerinde randevu istese ve yurt dışından geldiğini de öğrensem en kısa zamanda randevu vermeyi kendime hep düstur edindim.   

Bırakın mesai saatlerini, mesai saatleri dışında bile akademik çalışmalarım hep dolu dolu geçti.

Hafta sonlarında da odamda çok olmuşumdur. 

Profesör olana kadar laboratuvardan hiç çıkmadım. Profesör olduktan sonra da yüksek lisans ve doktora öğrencilerimle akademik çalışmalarımı aksatmadan devam ettirdim. 

Bazen “hobileriniz nedir? hocam” sorusunu atlatmaya çalıştığım çok olmuştur. 

Doğru ya akademik çalışma yapmaktan başka hobilerimiz mi? Neler ki acaba?  

Bu soruya cevap vermem çok zor cidden. 

Bazen işlerim azaldığında kendimi boşlukta hissediyorum. 

Tatile çıktığımızda bile tarihi ya da doğal güzellikte olan yerlerin fotoğraflarını çeker ve gördüklerim ile ilgili köşe yazıları yazmaya çalışırım. 

Doğrumu yapıyorum bilmiyorum. 

Bazen iç alemimde kendimle hesaplaşıyorum.

Belki de sadece seyretsem ya da kendim için baksam. 

Ama yapamıyorum işte. 

Böyle alışmışım böyle de gidecek galiba. 

Kendimi değiştirebilir miyim diye sorgulamıyor da değilim hani. 

Böyle mi yetiştik dersiniz. 

Ortasını bir türlü bulamadık mı ya da. 

Bir kısmımızın özgeçmişleri tertemizken bazılarımızın da yaptıkları sayfalara sığmıyor. 

Belki de bu uçurum yapılan çalışmalara veya işlere önem verilmemesinden. 

Ya da değerler çakışması var.

Hatta liyakat kavramını unutmuşluk var.

Sizin daha da açabileceğinize eminim tabi ki…

Bu durumlar da uçurumların artmasına neden oluyor. 

Bende abarttığımı biliyorum. 

Bazen de hayatı yavaşlatmalı mı ki insan. 

Diye düşünmüyor da değilim. 

Siz ne düşünüyorsunuz. 

Okumaya devam et

Trendler

Prof. Dr. Hamdi Temel © 2020 Tüm hakları saklıdır. Site içerisindeki yazıların izinsiz ve kaynak gösterilmeden paylaşılması yasaktır.

Toplam Ziyaretçi Sayısı

maksibet giriş maksibet film hd izle film izle film hd izle şutbet giriş şutbet oslobet giriş oslobet betmoris giriş betmoris elexusbet giriş favorislot elexusbet giriş